İngilizce Sunumlarda Sayılar, Grafikler ve Trendler (2)
Geçen ay İngilizce sunumlarda “increase” ve “decrease” dışında kullanabileceğiniz İngilizce fiilleri ve bunların sunumlardaki örnek kullanımlarını ele almıştık. Bu serinin ikinci yazısında ise sunumlarda sayısal bilgiler verirken zirve ve dip noktaları, dalgalanmaları ve durgunluğu anlatırken kullanabileceğiniz fiilleri hatırlayacağız.
En Yüksek Nokta / Zirve:
- to peak: tepeye ulaşmak, zirve yapmak, tavan yapmak
- Our share price peaked in May but it has fallen back since then.
- to reach a peak: zirveye ulaşmak
- Inflation reached a peak last July.
- to reach a maximum: en yüksek seviyeye ulaşmak, maksimuma ulaşmak
- The number of applications reached a maximum of 250 in July.
- to top out: zirveye ulaşmak, en yükseğe ulaşmak
- Senior management’s cash bonuses topped out at $250,000 this year.
En Düşük Nokta / Dip:
- to hit a low: en düşük noktaya gelmek, dibe vurmak
- Our share price hit a low last month, but it has recovered since then.
- to hit bottom: dibe vurmak
- After weeks of losing depreciation, IBM’s shares have hit bottom.
- to bottom out: iyice düşmek, dibe vurmak, en düşük seviyeye ulaşmak
- Real estate prices bottomed out and sellers can expect to reach higher prices soon.
- to reach a low point: düşük seviyeye ulaşmak
- We believe that the number of customer complaints will reach at an all time low by December.
Dalgalanmalar:
- to fluctuate: dalgalanmak
- The number of company representatives attending the annual event fluctuated between 12 and 15 in the last 5 years.
Durgun Seyir / Sabitlik:
- to stabilize: istikrara kavuşmak, dengelemek, dengede tutmak
- I anticipate USD/TRY exchange rate to stabilize by the end of summer.
- to remain stable: sabit kalmak
- The price of oil should remain stable for the rest of the year.
- to be flat: düzlükte olmak
- Sales at the start of the year were quite flat due to the holiday period.
Mevcut Nokta:
- to be at:
- Currently, the British inflation rate is at 2.0%, down from 2.1% in April.
- to stand at: belli bir noktada/seviyede olmak
- Economists believe that the Chinese yuan will stand at 0.15 USD in the long run.
Diğer İfadeler:
- to fall back/to drop back: yeniden gerilemek
- Unfortunately, we expect the sales numbers to drop back to the 1 million range over the summer.
- to level off: düzleşmek, sabit bir seviyeye gelmek
- At the moment the number of complaints are leveling off a little.
- to recover: kötü giden bir dönem sonrası toparlanma, toparlanmak
- Our share price hit a low last month, but it has recovered since then.
İngilizce sunumlarda grafikleri ve trendleri anlatırken kullanacağınız farklı ifadeler ile bu serinin bir sonraki yazısında bir artışın ya da düşüşün miktarını ve hızını belirtmek için kullanacağınız profesyonel İngilizce ifadeleri paylaşacağız.
*Executive English Coaching ‘in iş hayatında güçlü İngilizce iletişim konusunda size nasıl destek olacağını öğrenmek için kayıt formunu doldurabilirsiniz.